Türkiye: CFWIJ Gazeteci Sibel Hürtaş’ın Beraatını Talep Ediyor

Yer: Türkiye, Ankara
Tarih: 9 Kasım, 2021
Available in: 🇬🇧 English

‘Çoklu baro yasası’nı protesto etmek amacıyla mecliste bir araya gelen baro başkanlarını takip ederken polis tarafından engellenen gazeteci Sibel Hürtaş’a ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara’da görüldü. Mahkeme davaya katılmayan tanık polislerin bir sonraki duruşmaya zorla getirilmesine ve eksik hususların giderilmesi için taraflara ek süre verilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 12 Nisan 2022’ye ertelendi. Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) olarak Türk yetkililerden gazeteciye yönelik beraat kararı verilmesini talep ediyoruz. Haber takibi yapmak gazetecilerin en temel hakkıdır. Gazetecilik suç değildir.

11 Temmuz 2020’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilen ‘çoklu baro kanunu’nu protesto etmek amacıyla meclis önüne gelen baro başkanlarını takip eden eski Artı TV muhabiri Sibel Hürtaş hakkında ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. 

Gazeteci, 3 Temmuz 2020 tarihinde meclis önünde düzenlenen protestoyu takip etmek amacıyla olay yerine gittiğinde polis tarafından darp edilerek gözaltına alınmıştı. Serbest bırakılmasının ardından darp eden polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunan gazetecinin dosyasına takipsizlik kararı verilmişti. Söz konusu karardan sonra şiddet uygulayan dört polis memuru, gazeteciye yönelik ‘görevi yaptırmamak için direnme’ iddiasıyla dava açmış, iddia makamı gazeteci hakkında üç yıl hapis cezası talep etmişti.

Sibel Hürtaş: Gazeteciyim, kamu görevim engellendi 

Bugün görülen duruşmada gazeteci Sibel Hürtaş, avukatları Sercan Aran ve Doğan Erkan hazır bulundu. İddia makamının suçlamalarına karşılık savunma için söz alan gazeteci, “Gazeteciyim. Kamu görevi icra eden bir meslek yapıyoruz ve benim kamu görevim engellendi.” ifadelerini kullandı. 

Savunmasında haber yapma hakkının ihlal edildiğini vurgulayan gazeteci, meclis önündeki eylem alanına önce alınmadığını, milletvekillerinin güvenlik güçlerine müdahale etmesinin ardından alana alındığını, ancak polislerin etrafını sararak yine işini yapmasını engellediğini aktardı. Alana alınmasının ardından çıkan arbedede polislerin gazeteciyi darp ederek gözaltı aracına bindirdiğini vurgulayan Sibel, gözaltı aracında iki yanında oturan polis memurlarından birinin kendisine işkence uyguladığını söyledi. Polis memurunun araç içerisinde üzerine oturduğunu belirten gazeteci daha sonra da boynunun sıkıştırılarak güvenlik şubeye kadar bu şekilde götürüldüğünü bildirdi. Gazeteci nefes alamadığını belirtmesine rağmen polis memurunun “Öl, öl. Senin ölmeni istiyorum” ifadeleriyle kendisine şiddet uygulamaya devam ettiğini dile getirdi. 

Olay sırasında pandemi kurallarını ihlal ettiği gerekçe gösterilerek idari para cezası verildiğini belirten Sibel, cezaya yönelik yaptığı itiraz sonucu para cezasının iptal edildiğini sözlerine ekledi. 

Gazeteci savunmasına şu şekilde devam etti:

“Bana yapılan müdahale pandemi sebebiyle değildir. Tamamen benim orada gazetecilik faaliyetimi engellemeye yöneliktir. Bu açılan dava gazeteciliğin kriminalize edilmesinin bir parçasıdır. Gazetecilik suç değildir.”

 Hakkındaki suçlamaları reddeden gazeteci mahkeme makamından beraatını talep etti.

Gazetecinin ardından söz alan müşteki polis memuru M.K.’ın mahkemede yaptığı tutarsız beyanlar dikkat çekti. Polis memuru, gazeteciden şikayetçi olmadığını söyledi. 

Tarafların dinlenmesinin ardından söz alan avukat Sercan Aran, Ankara’da gazetecilere karşı ciddi bir baskı ve şiddetin uygulandığını belirterek, gazetecilerin haber yapma hakkının ihlal edildiğini vurguladı. Avukat Aran, müdahale edilmesini emreden güvenlik şube müdürünün bir sonraki celsede dinlenmesini talep etti. Doğan Erkan ise mahkemeden gazetecinin beraatını talep ederek, “Devlet ve kolluk yetkilileri, basın ve haber hürriyetini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür. Burada tam aksine bir durum söz konusudur. Müştekilerin esasen suç işlediğini düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Duruşmanın ardından davayı takip eden CFWIJ Araştırma Koordinatörü Ceren İskit’in sorularını cevaplayan Sibel Hürtaş, kamu görevi yapan gazetecilerin görevinin güvenlik güçleri tarafından sürekli engellendiğini vurguladı. “Polisler ya kalkanlarını kameralarımızın objektifine dayıyorlar ya bizi hırpalıyorlar ya da benim başıma geldiği gibi gözaltına alıp, işkence uygulayıp, sonra benim hakkımda suç duyurusunda bulunabiliyorlar.” ifadelerini kullanan gazeteci, dava hakimin beklenenden farklı bir yaklaşım sergilediğini vurguladı. Hakimin duruşmaya katılmayan müşteki polis memurlarına dair zorla getirilme kararı aldığını belirten gazeteci, “Burada ve her yerde söylemeye devam edeceğiz. Gazetecilik suç değildir.” dedi.

Avukat Sercan Aran ise hazırlanan iddianamenin yanlı ve taraflı olduğunu belirtti. Çoklu baro yasasını kendisi dahil birçok avukat ve baro başkanının protesto etmek amacıyla meclis önünde olduğunu ifade eden Aran, gazeteci Sibel Hürtaş’ın da haber yapmak ve halkın haber hürriyetini savunmak için olay yerinde olduğunu vurguladı. Avukat Aran ayrıca, gazetecilik faaliyetlerini yerine getiren Sibel Hürtaş’ın kötü muameleye maruz kalmasına rağmen yapılan suç duyurusunda takipsizlik kararı verildiğine dikkat çekti.

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak gazeteci Sibel Hürtaş’a açılan davayı kınıyoruz. Söz konusu davanın gazeteciyi sindirmek, yıpratmak ve susturmak amacıyla açıldığına inanıyoruz. Türk yetkililerden gazetecilik faaliyetleri engellenen ve gazeteciyi darp eden polis memurları hakkında gereken cezai yaptırımın uygulanmasını, Sibel Hürtaş’ın derhal beraat edilmesini talep ediyoruz. Sibel’in de savunmasında söylediği gibi gazetecilik bir kamu görevidir, engellenemez. Sibel Hürtaş da gazetecidir ve yargılanamaz. Gazetecilik suç değildir.

***

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, kadın gazetecilere yönelik küresel bir destek örgütüdür. Dünyanın dört bir yanındaki birçok ülkedeki kadın gazeteciler için mentörlük projesine öncülük eden ve kadın gazeteciler için özgür basın ortamına odaklanan ilk örgüttür. Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak dünyanın her yerindeki kadınlara yönelik her türlü hak ihlalini ayrıntılı bir şekilde belgelemekteyiz. Bireyler ile kurumları bir araya getiren sistemimiz, kadın gazetecilerin sektörde özgürce çalışmasına yardımcı olmak için gereken deneyim ve danışmanlığı bir araya getirir. Amacımız, kadın gazetecilerin güvenle çalışabileceği ve gelişebileceği güçlü bir mekanizma geliştirilmesine yardımcı olmaktır.


Daha fazla bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.womeninjournalism.org.

 

The Coalition For Women In Journalism closely monitors the incidents in Turkey with great concern. Since March 8, Women's Day, police violence against women journalists increasingly continues in the country. As the coalition, we urge the Turkish state to provide a free environment for journalists. Following the news is our most fundamental democratic right to report. We demand the immediate release of our detained colleagues. Journalism is not a crime. Journalism cannot be prevented.

If you have been harassed or abused in any way, and please report the incident by using the following form.

Previous
Previous

Turkey: No Justice To Journalists Semiha Şahin And Pinar Gayip Again

Next
Next

Turkey: CFWIJ Demands Journalist Sibel Hurtaş’s Acquittal