Türkiye: Melek Fırat Gazetecilere Yönelik Artan Kamu Şiddetinin Son Mağduru Oldu — Gazetecilik Onuruna Sahip Çıkılmalıdır

Yer: Türkiye, Aydın
Tarih: 31 Mart, 2023
Available in: 🇬🇧 English

Aydın’da adliye önünde çekim yapan gazeteciler Melek Fırat ve üç diğer gazeteciye şüpheli yakınları saldırdı. Gazetecilerin telefonları ve kameraları zarar gördü. CFWIJ, gazetecilere yönelik giderek artan kamu şiddetini kınıyor.

Manşet Aydın Gazetesi’nde çalışan Melek Fırat ve üç diğer gazeteci, bir uyuşturucu operasyonu sonrasında şüphelilerin adliyeye getirilmesini çekerken şüpheli yakınları tarafından saldırıya uğradı. Fırat, cep telefonuyla çekim yaparken adliyenin içinden gelen üç şüpheli yakını orada bulunan gazetecileri engellemeye çalıştı. Önce kameraları almaya çalışan saldırganlar daha sonra gazetecilere vurmaya başladı. Yaşanan arbedede Fırat’ın telefonu ve diğer gazetecilerin ekipmanları zarar gördü. 

Olay yalnızca fiziksel saldırıyla kalmadı, gazeteciler aynı zamanda tehdit edildi. Saldırganlar doğrudan Melek Fırat’ı hedef alarak “Bu kadının yüzünü unutmayacağım, ona gününü göstereceğim.”, “Ben onun kafasını koparacağım.” ifadeleriyle gazetecinin üzerine yürüdü. Görevli polis memurları araya girerek saldırganları uzaklaştırdı. Fırat ve diğer gazeteciler tehdit ve hakaretten şikayetçi oldu. Ancak üç kadın adlı kontrolle serbest bırakıldı.

Gazeteciler Cemiyeti’nden gazetecilere destek

Aydın Gazeteciler Cemiyeti olayın ardından yaşanan saldırıyla ilgili bir kınama mesajı yayınladı. Mesajda gazetecilere geçmiş olsun dilekleri yer alırken şu ifadeler de dikkat çekti:

"Unutulmamalıdır ki meslektaşlarımız, anayasal güvence altında olan toplumun haber ve bilgi alma özgürlüğü adına kamu menfaati odaklı işlerini yaparken bu saldırıya uğramıştır. Buradan bir sözümüz de güvenlik güçlerinedir. Zanlılar ve yakınlarının güvenliği kadar meslektaşlarımızın can güvenliği de önemlidir. Bu noktada adli ve asayiş haberlerine ilişkin mesleğimizi icra ederken güvenlik tedbirleri de ihmal edilmemelidir. Aydın Gazeteciler Cemiyeti olarak konunun takipçisi olacağımızı da kamuoyunun dikkatine sunuyoruz."

Aynı adliyede gazetecilere yönelik ikinci saldırı

Bianet’in haberine göre, gazetecilere yönelik bu saldırı aynı adliyede bir kez daha yaşanmıştı. 13 Ocak 2023’de benzer şekilde bir uyuşturucu operasyonunun ardından çekim yapan gazeteciler Murat Uçkaç ve Kıymet Sarıyıldız da aynı şekilde tutuklanan sanıkların yakınları tarafından darp edilmişti. Olayın ardından gazeteciler saldırganlardan şikayetçi olmuştu. 

Yeni bir trend: Gazetecilere yönelik kamu şiddeti

CFWIJ’in 2019 yılından beri Türkiye’de kaydettiği gazetecilere yönelik şiddet vakalarının büyük bir çoğunluğu yasal yollarla yapılan taciz (gazeteciler hakkında açılan davalar) ve polis tarafından uygulanan fiziksel şiddet vakalarından oluşuyordu. CFWIJ’in yıllık raporuna göre, 2022 yılında en az 50 kadın gazeteci mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandı, en az 47 kadın gazeteci ise polis tarafından fiziksel şiddete maruz kaldı. Yani gazetecilere yönelik şiddet ya polisten ya da devletten geldi.

2023 yılında ise bu vakalardan farklı olarak şiddet, sivil vatandaşlardan gelmeye başladı. Kahramanmaraş’ta gerçekleşen ve 11 ili etkileyen şiddetli depremlerden sonra enkazı görüntülemek isteyen gazeteciler sivil halk tarafından sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldı. Şubat ayında deprem bölgesinde en az 7 kadın gazeteci kamu şiddetinin mağduru oldu.
CFWIJ’e konuşan gazeteci Ceren İskit de bunun yeni bir trend olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

“Gazetecilerin durumu her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Öyle ki uzun süredir sahada çalışırken maruz kaldığımız polis şiddetini normalleştirmeye başladık. Bu çok tehlikeli bir yaklaşım. Çünkü gazetecilik faaliyeti yürüttüğümüz için ne iş yerinde ne sahada çalışırken şiddetin hiçbir türüne maruz kalmadan özgürce işimizi yapmamız, aksi bir durumla karşı karşıya kaldığımızda da hakkımızı aramamız gerekiyor.”

Gazetecilerin bir yandan polisten gelen şiddete karşı kendini korurken diğer yandan sivil halktan gelebilecek olası tehdit ve şiddete de dikkat etmek zorunda kaldığını belirten İskit şöyşe devam etti:

“Hak mücadelesine buradan bakarken gördüğümüz şiddeti artık sadece kolluk kuvvetleriyle sınırlandıramıyoruz. Kolluğun yanı sıra sivil halktan da artık ciddi saldırılara maruz kalıyoruz ki bu bence en kötüsü. Çünkü can güvenliğimiz yok. Sivil halktan bize karşı tutumun ve saldırma cüretini nereden aldıkları gayet aşikar... Türkiye'nin geldiği noktayı değerlendirdiğimizde bunun da sistematik şiddetin bir türü olduğunu söylememiz çok yanlış olmaz. Ancak burada esas durulması gereken nokta bu şiddetin ne kadar ileri gidebileceği olmalıdır. Çünkü özellikle deprem bölgelerinde yaşadığımız deneyimleri göz önünde bulundurursak bu neredeyse bir cana kaste varacak seviyeye gelebilir -ki bu olasılığı düşünmek bile korkunç. O yüzden cezai yaptırımların derhal yürürlüğe girmesi ve mümkünse caydırıcı niteliklere sahip olması gerekiyor.”

Uzun süre deprem bölgesinde çalışan Gülbahar Altaş da CFWIJ’e konuştu ve vatandaşlar tarafından şiddete maruz kaldığını, hatta çocukların kendilerine saldırdığını anlattı. 


“Sivillerin gazetecilere saldırılarının son dönemlerde daha fazla yaşandığını düşünüyorum. Benim de özellikle deprem ve OHAL ile birlikte birkaç kez başıma geldi. Görevimiz sırasında güvenlik güçlerinin yanı sıra orada bulunanlar da erkil bir dil kullanarak “Ulan çekme, dua et kadınsın, kadın halinle…” deyip üzerime yürüdü.

Özellikle beni şaşırtan çekim yaparken 18 yaşın altındaki çocukların da ellerinde çakı ve market bıçakalarıyla bize saldırması. Bu çok ürkütücü bir durum. Böyle bir durumda işin içine çocuk psikolojisi de giriyor ve bir yetişkine gösterdiğin tepkiyi de gösteremiyorsun.”

Altaş, bu durumun, politikacıların gazetecilere karşı sergilediği tavır ve tutumun toplumda da yankı bulmasından kaynaklandığını söyledi. 

“Bu durumun nedenlerinden biri sosyal medya ve diğer medya araçlarının da etkisiyle sivil vatandaşların gazetecileri muhalif ve iktidara yakın olmak üzere ikiye ayırmaya başlaması. Vatandaşlar politikacıların, erk sahiplerinin basın toplantılarında gazetecilere çalıştığı kuruma göre tavır almasına tanıklık edince bu toplumda da karşılığını buluyor. Bu tür şiddete ve ayrımcılığa hep olduğu gibi günah keçisi olarak görülen gazeteciler maruz kalıyor.”

CFWIJ olarak polisin ve devletin zedelediği gazetecilik onurunun yeniden inşa edilmesi ve gazetecilere yönelik bir saygı kültürünün geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Hükümet tarafından gazetecilere yapılan baskı ve şiddetin halkı da aynı davranışa teşvik ettiğine inanıyoruz. Böyle bir ortamda mesleğini zaten zor koşullarda icra eden gazetecilerin güvenliğinden daha da fazla endişe duyuyoruz. Gazetecilik suç değildir.

 

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, kadın gazetecilere yönelik küresel bir destek örgütüdür. Dünyanın dört bir yanındaki birçok ülkedeki kadın gazeteciler için mentörlük projesine öncülük eden ve kadın gazeteciler için özgür basın ortamına odaklanan ilk örgüttür. Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak dünyanın her yerindeki kadınlara yönelik her türlü hak ihlalini ayrıntılı bir şekilde belgelemekteyiz. Bireyler ile kurumları biraraya getiren sistemimiz, kadın gazetecilerin sektörde özgürce çalışmasına yardımcı olmak için gereken deneyim ve danışmanlığı bir araya getirir. Amacımız, kadın gazetecilerin güvenle çalışabileceği ve gelişebileceği güçlü bir mekanizma geliştirilmesine yardımcı olmaktır.

If you have been harassed or abused in any way, and please report the incident by using the following form.

Previous
Previous

Turkey: Increased Public Violence Against Journalists, Melek Fırat Latest Victim — Journalists’ Safety Must Be Protected

Next
Next

China: One Year Since Cheng Lei Trial - No Verdict Yet